Bilginin en eski aktarım yöntemini seçiyorum.
Yazma dürtüsünün beni dürtmeye başladığını hissettiğimde sararan yapraklar çoktan rüzgara karışmıştı. Her mağazanın vitrinini heyecansız bir ticaret hissiyatı ile sarı ledler aydınlatmış, yine aynı mağazalar müşterisizlikten dolayı bir yılın daha nasıl geçeceğini kara kara düşünmeye başlamıştı. Dünya, yeni bir değişim çağının başlangıcına girmiş; etik, ahlak, sosyal, ekonomik, estetik, siyasi tüm kıyametler alt üst olmuş, asıl milenyum şimdi yaşanmaya başlamıştı.
Yazma dürtüsünün beni dürtmeye başladığını hissettiğimde; Türkiye bir Arap hayran kulübü haline gelmiş, kendinden olan herkesi hakir görmeye başlamıştı. Benliğini kaybetmiş, vicdanı dinine yenilmiş, damarlarındaki asil kan gökten indiği sanılan bir kitabın gücüne yenilmişti.
Yazma dürtüsünün beni dürtmeye başladığını hissettiğimde, kalbim eskisi gibi çalışmayı çoktan bırakmış, tıpkı oğluna verdiği her harçlığın hesabını soran bir baba gibi, vurduğu her atışın hesabını soran biri haline gelmişti. Yazma dürtüsünün beni dürtmeye başladığını hissettiğimde, artık ölüme çevremdeki herkesten daha yakındım.
Yazma dürtüsünün beni dürtmeye başladığını hissettiğimde, kalbim eskisi gibi çalışmayı çoktan bırakmış, tıpkı oğluna verdiği her harçlığın hesabını soran bir baba gibi, vurduğu her atışın hesabını soran biri haline gelmişti. Yazma dürtüsünün beni dürtmeye başladığını hissettiğimde, artık ölüme çevremdeki herkesten daha yakındım.
Tarih, yazı ile başlamıştır. Yazmazsak, yok oluruz. Bu antik geleneğin sürekli korunması, kutsanması gerekir. Bu bayrağın düşmeden elden ele aktarılması gerekir. Yazı bizim bir zamanlar var olduğumuzun kanıtıdır. Düşünsenize, dünya üzerinde sizi tanıyan son insanın ölmesi kaç nesil sürer? Üç, belki dört. Onlar da ölünce hiç var olmamış gibi olursunuz. Ama yazılarınız bir yerde kalırsa, on altı nesil sonra bile yeryüzündeki varlığınızın zerreleri dünya üzerinde gezinmeye devam eder. Bu nedenle insanın varlığını kanıtlamasının en antik yollarından biridir yazı.
Burası benim açık beynim. Zihnimde toparlayamadığım karmaşık kelime öbeklerini bir perdiyodik cetvel gibi sıralayacağım yer burası. Dağınık bir öğrenci evi haline gelmiş aklımın odalarını sistematik bir arşive çevireceğim yer burası. Burası benim zihnimin haritası. Bir bilgisayar kadar akıllı bir alet değil belki, ama yine de içinde bazı bilgiler var ve bunları dışarı salmanın yeri ve zamanı burası. Kimse için değil, kendi bellek sağlığım için. Unutmamak için. Hatırlamak ve hatırlanmak için.
Öyleyse;
Öyleyse;
OL